Prof Dr. Ersan ŞEN: Kumar, Bahis ve Şans Oyunları Oynatma Suçu

Yazımızda; sahtecilik ve dolandırıcılık iddiasına konu olduğu ileri sürülen kıymetli evrakla ilgili bir örnek üzerinden bu tür bir tereddüdün nasıl giderileceği, böyle ihtilaflar gündeme geldiğinde Cumhuriyet savcısının soruşturma evresinde hangi yetkilerini kullanabileceği kısaca açıklanacaktır. Burada her ne kadar icra takibi desek de bu kavramı, iflas takibini de içine alacak şekilde anlamak uygun olacaktır. Bu yazımızda; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.216/3’e göre hükümden önce son sözün hazır bulunan sanığa ve müdafiine verilmesi veya hazır bulunmayan sanığın müdafiine verilip verilemeyeceği hususunda farklı görüşler ve Yargıtay kararları tartışılmış olup, son sözün sanık müdafii tarafından kullanılıp kullanılamayacağı ele alınmıştır. Bu yazımızda ele alacağımız hukuki sorun; Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaası ve esas hakkındaki mütalaa verildikten sonra, yeniden esas hakkında mütalaa verilip verilemeyeceğine ilişkbahsegel mobil giriş. 15 Temmuz 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7456 sayılı Kanunun 15. Maddesiyle 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a toplam sekiz fıkradan ibaret Geçici 10. Bu yazımızda; mevzuat, doktrin ve Yargıtay kararları doğrultusunda, ceza yargılamalarında bilirkişilerin, tarafların asli veya tali kusurlu olduklarına dair değerlendirme yapmalarının hukuka aykırı olup olmadığı değerlendirilecektir. Hükümlünün koşullu salıverilme tarihinden daha önce ceza infaz kurumu dışına çıkabilmesine imkan sağlayan denetimli serbestlik müessesesinin temel şartları, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (İnfaz Kanunu) m.105/A’da düzenlenmiştir. Ayrıca; İnfaz Kanunu Geçici m.6 ve Geçici m.10 hükümlerinde de, denetimli serbestlik süreleri ile ilgili geçici düzenlemelere yer verilmiştir.

  • Uygulamada polis veya jandarmanın, Kanunda öngörülen usule uygun olmayan ve elde edilen delillerin hukuka aykırı sayılmasına yol açan işlemleri gerçekleştirdiği görülmektedir.
  • Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
  • Cezanın miktarı her bir yasada müstakil belirlenmiş olup, her yıl VUK’da belirlenen yeniden değerleme oranında arttırılmaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” adı altında Kanun Teklifi verilmiş olup, bu Teklifinin 29. Maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlığı altında 217/A maddesi ile yeni bir suç tipinin eklenmesinin amaçlandığı görülmektedir.Bu yazımızda, TCK’ya eklenmesi teklif edilen 217/A maddesinde düzenlenmesi önerilen suç incelenecek ve bu suç tipine ilişkin eleştirilerimize yer verilecektir. Maddenin ilk fıkrasında kara para aklama suçu seçimlik hareketli düzenlenirken, 2009 yılında suçun konusunu oluşturan malvarlığı değerini kabul suçu m.282’ye 2. Hukuka aykırı yol ve yöntemlerle elde edilen delillerin şüpheli ve sanık aleyhine kullanılamayacağı hususunda, Anayasa m.38/6, CMK m.206/2-a ve m.217/2 gereğince tereddüt olmadığı tartışmasızdır. Nitekim arama tedbiri; Anayasa m.13, m.20/2 ve m.21’de gösterilen çerçevede, hakimin veya kanunla yetkili kılınan makamın yazılı emri ile ilgili kanunda gösterilen şekil ve şartlarda tatbik edilmek zorundadır. Aksi halde yapılan arama, buna bağlı muhafaza altına alma veya elkoyma ile bu yolla elde edilen deliller hukuka aykırı olup, yargılamada şüpheli ve sanık aleyhine kullanılamaz. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu m.91/3’de toplu suçlarda gözaltı süresi; ana süre 24 saat ve uzatması da her defasında 1 günü geçmemek kaydıyla 3 gün, yani 4 gün olarak belirlenmiştir. Bu süreye; şüphelinin, yakalama yerine en yakın hakime veya mahkemeye gönderilmesi için gerek duyulan azami 12 saat süre de eklenmelidir (CMK m.91/1’in son cümlesi). İşlendiği iddia edilen bir veya birkaç suç ile ilgili başlatılan soruşturmada şüpheli sayısının bir veya iki olduğu durumda ise gözaltı süresi 24 saattir (CMK m.91/1).

Esasında maddi hakikate ve adalete ulaşılması amacıyla muhtemel yargı hatalarının düzeltilmesine hizmet eden bir olağanüstü kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesi hep vardı. Bu yolun son zamanlarda medyatik davalar, kanun değişiklikleri ve Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru kararları ile popüler … Ülkemizde gün geçmiyor ki; geçici, kalıcı ne sorun varsa çözebilmek için reform çağrıları yapılmasın, kimisi samimi, kimisi gerçek gündemi örtmek veya ötelemek, kimisi safları sıklaştırmak için, ekonomide, hukukta, yargıda, adalette değişim rüzgarları estiriliyor, peki işe yarar mı? Şimdi de pek yakın zamanda değişen Anayasanın yeniden kısmen veya toptan değiştirilmesi tartışmaları başladı. Anayasa m.159’a göre 13 üyeden oluşan Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) üyelerinin seçimi için 4 yıllık süre yakında dolacak ve Nisan 2021’in ikinci haftasında 13 üyeden 7’sinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmesi sürecine başlanacak, 2 üye hariç diğer 4 üye de Cumhurbaşkanı tarafından seçilecektir. Bu yazıda tartışma konumuz; tutuklu sanığın temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması halinde SEGBİS, yani uzaktan eşzamanlı sesli ve görüntülü yöntemle duruşmaya katılıp katılamayacağı, 2. Fıkrada öngörülen yasağın SEGBİS’i de kapsayıp kapsamadığı, bunun sanığın savunma hakkını zedeleyip zedelemeyeceği veya dürüst yargılanma hakkına aykırı olup olmayacağı değil, 299. Fıkrasında düzenlenen duruşmalı inceleme sınırlamasının tatbiki ile sınırlı olacaktır. FETÖ/PDY tarafından gizli haberleşme programı olarak kullanıldığı kabul edilen “ByLock” ile ilgili kararların kamuoyuna yansıdığı ve bu karar üzerinden “ByLock” programının delil değerinin ve gücünün tartışıldığı görülmektedir. Bu yazımızda Mart 2011’de Suriye’de başlayan İç Savaşı sonrası savaş sebebiyle Ülkemize gelen, sayıları bugün kayıtlı olarak 3 milyon civarında gözüküyor olsa da, gerçekte daha fazla olduğu düşünülen, Ülkemizin son yıllardaki en önemli sorunlarından birisini teşkil eden ve halen Ülkemizde bulunmaya devam eden Suriyelilerin Uluslararası Hukuk açısından hangi statü altında bulunduklarını açıklayacağız.

(1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin mahkemeleri tarafından yedek subaylar ile erbaş ve erlere verilmiş ve infazı tamamlanmış olan cezalar ve yukarıdaki geçici hükümlere göre infazı tamamlanan oda hapsi cezaları, askerlik hizmet süresinden sayılmaz ve bu kişiler her bir disiplin suçu için en fazla on beş gün olmak üzere infaz edilen süre kadar geç terhis edilirler. (2) Her bir disiplin suçu için ayrı ayrı dikkate alınmak üzere, erbaş ve erler hakkında bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce disiplin mahkemeleri tarafından verilmiş oda hapsi cezaları hizmetten men cezasına dönüştürülür. On beş günün üzerindeki oda hapsi cezaları on beş gün hizmetten men cezası sayılır. (2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte; disiplin mahkemelerinde bulunan ve kararı kesinleşmemiş dosyalar otuz gün içinde disiplin amirine iade edilir. Disiplin amiri, bu Kanun hükümleri çerçevesinde yeniden değerlendirme yapar. Bu kapsamda yapılacak değerlendirmeler açısından zamanaşımı, fiilin 477 sayılı Kanun uyarınca tabi olduğu zamanaşımı süresini aşamaz. (4) Hizmetten men cezası; disiplinsizlik yapan erbaş ve erin, bozulan disiplinin yeniden tesis edilmesi amacıyla günlük hizmetten uzaklaştırılmasıdır. Bu ceza, disiplin kurulları tarafından on beş günden az olmamak üzere otuz güne kadar bu süre dâhil veya disiplin amirleri tarafından ekli (1) sayılı çizelgeye göre, bu Kanunun dördüncü bölümünde yer alan aylıktan kesme ile hizmet yerini terk etmeme cezalarını gerektiren disiplinsizlik hâllerinde verilebilir.

(8) Amir değişikliğini meydana getiren; bir aydan fazla süreli kurs ile bir aydan fazla üç aydan az süreli geçici görevlendirmelerde disiplin amiri olabilmek için üçüncü fıkranın (c) bendinde düzenlenen sicil verme yetkisinin bulunması şartı aranmaz. (2) Bu Kanunda belirlenmiş olan disiplinsizliklere nitelik ve ağırlıkları itibarıyla benzer eylemlerde bulunanlara, eylemleri adli veya askeri suç teşkil etse dahi aynı neviden disiplin cezaları verilebilir. (5) İlave hizmet ve görev yükümlülüğü sonucunu doğuran disiplin cezaları kapsamında, kamu veya hizmet yararına olmayan keyfî görevler verilemez. [88] TFF’ye gönderilen mali bilgilerin yanlış ve yanıltıcı olması durumunda kulüplerin yönetim kurulu üyeleri şahsen sorumludur. Bu başlık altında; Genel Kurul, Başkanlık, Yönetim Kurulu, Denetleme Kurulu ve yan kurullar ile TFF’nin gelir ve giderleri hakkında açıklamalarda bulunulacak, TFF disiplin yargısı ve Tahkim Kurulu ile Merkez Hakem Kurulu ise, ayrı bir başlık altında incelenecektir. “Spor faaliyetlerinin denetimi ve düzenlenmesi görevi bir kamu hizmeti olarak idareye verilmiştir[50]”. “3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun[51]” ile kurulan GSGM, Devlet Bakanlığı’na bağlı[52], katma bütçeli[53] ve tüzel kişiliği haiz bir “kamu kurumu”dur. İşgal yıllarında ise, işgal kuvvetlerine mensup askeri takımlarla yapılan maçlarda Türk kulüplerinin aldığı galibiyetler, futbolu o dönemde “milli bir dava” haline getirmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra yabancı takımların faaliyetlerine tümüyle son verilmiş, 1924’te illerin şampiyonlarının katılmaları ile ilk kez “Türkiye Futbol Şampiyonası” düzenlenmiştir[35]. Şehirlerarası futbol ligine doğru ilk adım, 1947’de kurulan “Milli Küme” ile atılmıştır. 1950’ye kadar süren bu lig, İstanbul Ligi’nden ilk dört, Ankara ve İzmir liglerinden ilk iki sırayı alan takımlar arasında deplasmanlı olarak oynanmış ve birkaç yıl sonra “Milli Eğitim Mükafatı” adını almıştır.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde birinci oylamada gerekli çoğunluğun sağlanamaması halinde 101 inci maddedeki usule göre ikinci oylama yapılır. Bir siyasî partinin tüzüğü ve programının 68 inci maddenin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı bulunması halinde temelli kapatma kararı verilir. Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir. Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.

Greve katılmayanların işyerinde çalışmaları, greve katılanlar tarafından hiçbir şekilde engellenemez. Grev ve lokavtın yasaklandığı hallerde veya ertelendiği durumlarda ertelemenin sonunda, uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulunca çözülür. Uyuşmazlığın her safhasında taraflar da anlaşarak Yüksek Hakem Kuruluna başvurabilir. Yüksek Hakem Kurulunun kararları kesindir ve toplu iş sözleşmesi hükmündedir. MADDE 47- Kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler, kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde devletleştirilebilir. İkinci fıkrada öngörülen taksitlendirmelerde ve herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır. Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz. Bir kimseyi kanunen tabî olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.

Ancak bu cezalandırma mutlak olmayıp, “idarenin açık ve yazılı izni olmamasına” bağlıdır. Kabahatler Kanununun 38.maddesinde, işgal fiili ve ona verilecek cezayı verecek merci belirlemiştir. 2872 Sayılı Yasanın teknik yönü ise suçun oluşmasını “yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim” oluşturulmasına bağlamış olmasıdır. Aynı ölçümün Kabahatler Kanunu uyarınca da belirlenmesinin zorunlu olduğu kanısındayız. Bu düzenlemede de ceza verecek merci net olarak düzenlenmiş olup; ceza verme yetkisi zabıtaya ait bulunmaktadır. Bu fiil de TCK’dan çıkarılan ancak başka şekillerde hala TCK’da da mevcut olan bir fiildir. Aslında Kabahatler Kanunu belediyelerin cezalandırma yetkisinde bir değişiklik yapmış değildir.